Hukuki bir olayda iddiayı ispatın en önemli aracı delildir. Mahkemeye sunulan deliller kesinlikle hukuka uygun olmalıdır. Deliller hakimde olayın nasıl ve ne şekilde gerçekleştiğine dair kanı oluşturmak için sunulur.
Ses kaydı; karşı tarafın izni olmaksızın gizlice yapılan kayıtlardır. Peki ses kaydı davalarda delil olur mu? Kitle iletişim araçlarının yoğun olarak kullanıldığı günümüzde, cep telefonlarıyla çekilen birçok video, ses gibi kayıtlar mahkemelere delil olarak sunulmaktadır.
Özel hayatın gizliliği nedeniyle gizlice yapılan ses kayıtları davalarda delil olarak kullanılamaz. Ancak, tabi ki bu durumun istisnaları vardır. Bazı davalarda ve hukuka uygun olarak elde edilen ses kayıtları delil olarak kullanılabilir.
Hukuka Uygun Ses Kayıtları
Ses kayıtlarının hukuka uygun olabilmesi için karşı tarafın izni olması gerekmektedir. TCK'nin 5237 sayılı kararına göre " Özel Hayatın Gizliliğinin Korunması" kapsamında gizli çekilen ses kayıtları veya videolar suç unsuru sayılmaktadır Hukukun öngördüğü biçimde elde edilen kayıtlar mahkemelerce kabul edilir. Kayıt yapmadan önce konuşulan kişiye bu konuda bilgi verilmesi gerekmektedir. Ancak ani gelişen olaylarda bilgi verilmesi gerekmez. Bu gibi durumlarda kişinin olayla ilgili bir daha kanıta ulaşamama olasılığı üzerinde durulur.
Evli çiftlerin birbirinin sadakatini ölçmek için, evlerine koydukları kayıt cihazları özel hayatın gizliliğinin ihlali sebebiyle boşanma sebebi sayılmaktadır. Çünkü burada yaşanılan ortak alan kişinin özel hayatının mahremiyetinden daha önemli değildir. Eve yerleştirilen kayıt cihazlarında her iki tarafında haberi olmalı kişinin rızası olmadan ortam dinlemesi yapılmamalıdır.
Ses kayıtlarının kesilmesi, birbirine eklenmesi, içeriğinin değiştirilmesi hukuken kabul edilmeyen ve suç teşkil eden durumlardandır. Kayıtlarda yapılan değişiklikler tespit edildiğinde adaleti yanıltmaktan kişiler sorumlu tutulmaktadır.
Ses Kaydının Delil Olarak Kabul Edildiği Davalar
Ses kaydı hukuki kurallar ihlal edilmeden mahkemeye verilirse delil olarak kabul edilir. Bir kişi tehdit edilmişse ya da hakarete uğramışsa mahkeme bunları hukuki delil olarak kabul etmektedir. Kişiler kendisine karşı işlenen suçlarda hiç bir kanıta ulaşma imkanı bulunmayan ve aniden gelişen olaylarda o an yetkili bir makama başvurması mümkün olamayacağı durumlar için ses kaydı yapabilirler. Bu durumda elde edilen ses kayıtları hukuka uygun kabul edilir ve mahkemelere verilebilir. Çünkü o an kayıt yapılmazsa delillere bir daha ulaşılamayacağı sorunu göz önüne alınır.
Şantaj ve tehdit varsa, ortamda haksız iftira durumu mevcutsa ve kişi tacize uğramışsa video ve ses kayıt cihazları mahkemelerce kabul edilir. Bir kişi kendisinden rüşvet isteyen birini o an cep telefonu yada kayıt cihazıyla ses kaydı yapabilir. Çünkü o an ses kaydı yapmaz ise bir daha böyle bir delile ulaşamayabilir. Aksi takdirde kanıtlar kaybolur ve şahıs bu durumu ispat etme imkanını elde edemeyebilir. Mahkeme bunları kanuna uygun olarak değerlendirir. Bu şekilde kayıtlar kabul edilmezse şahıslar hak kaybına uğrayabilir şeklinde değerlendirilir.
Boşanma davalarında yaşanılan alan, özel alan değil birlikte yaşanılan yer olarak kabul edilir. Bu şekilde eşler birbirinin sadakatinden şüphe duyarsa eve gizlice ses kayıt cihazları yerleştirebilirler. Ancak evlilik kurumunda güven sarsıcı bir durum olduğu için kayıtlar ortaya çıkarsa Yargıtay bu durumu boşanma sebebi saymaktadır. Eşlerin fazla müstehcen durumlarının bulunmadığı ses kayıt cihazları, boşanma davalarında delil olarak mahkemeler tarafından kabul edilmektedir. Boşanma davasında avukatınız bu konuda ayrıntılı bilgi verecektir. Bulunduğunuz bölgeye göre avukatınızı arayabilirsiniz örneğin Adana boşanma avukatı veya Osmaniye boşanma avukatı gibi.
Ses Kayıtlarının Hukuka Uygun Bulunmadığı Durumlar
Mahkemelere sunulan deliller usulüne uygun ve kanuni yoldan elde edilmiş olması gerekir. Casus yazılımlar, kanuna aykırı dinlemeler, baskı yaparak, tehdit ederek elde edilen kayıtlar hukuken kabul edilmemektedir. Bu şekilde delil elde eden kişiler Türk Ceza Kanunu'na göre suçlu kabul edilmektedir.
Kişiler sadece ani gelişen olaylar sırasında kayıt yapmalıdır. Daha önceden tasarlanarak yapılan ses, kayıtları, video çekimleri ve ortam dinlemeleri suç teşkil etmektedir. Yargıtay sadece görüntü, ses kaydı, video gibi delillerin tek başına yeterli kabul edilemeyeceğine hüküm vermiştir. Bu kayıtlar mahkemeye sunulan diğer deliller ile birleştirilerek değerlendirilir. Ses kayıtları mahkemelerde delil olarak kullanılabilir mi sorusu birçok müvekkilin sorduğu bir sorudur.
Ses kayıtlarının üçüncü kişilere dinlettirilmesi, kitle iletişim araçları aracılığıyla dağıtılması hukuken suç teşkil etmektedir. Mahkemeler özel hayatın gizliliği ilkesinden hareketle bu kişileri suçlu bulmaktadır. Ayrıca kayıt esnasında davalı kişilerin dışında bir üçüncü kişinin de sesinin kaydedilmesi ve bu ses kayıtlarının veya görüntülerin kullanılması da yasal kabul edilmemektedir.