Hukuki Makaleler

Mirastan Mal Kaçırma (Muris Muvazaası) Davası Nedir?

Mirastan Mal Kaçırma (Muris Muvazaası) Davası Nedir?

Mirasçıdan mal kaçırma, diğer adıyla muris muvazaası, miras bırakan kişinin yani murisin öngörülen mirasçılarından mal gizlemek ya da kaçırmak amacıyla, ölmeden önce yaptığı muvazaa işlemleridir. Muvazaa, görünüşte gerçek olan, ancak içerikte gerçekliği bulunmayan sözleşmeler yaparak üçüncü kişilerin aldatılmasına yönelik anlaşmalardır. Muvazaa söz konusu olan, mirasçıdan mal kaçırma davaları kapsamında en çok görülen durum, bağışlanmak istenen bir malın, mirasçıların maldan mahrum edilmesi amaçlanarak tapuda satışta gösterilmesi ya da değerinin çok altında bir değerle tapu satışının yapıldığına dair aldatmalarıdır.

Bu sözleşmelerde, üçüncü kişiler arasında hükmü bulunmayan ve taşınmazların satışının yapılmasını, gerçek amaçların dışında el değiştirmesini kapsayan yazılı ve sözlü bir anlaşma söz konusudur. Anlaşma, üçüncü kişileri yanıltıcı ve söz konusu mirası saklamaya yönelik olduğundan hukuken geçersizdir. Hukukta nispi muvazaa yani nitelikli muvazaa olarak geçen bu eylem, iki şekildedir ve her iki şekil de üçüncü kişileri yanıltmaya yöneliktir. Gizli işlem ve görünüşteki işlem olarak anılan sözleşmelerde, bağışlanacak bir taşınmazın satışının yapılarak devredilmesi, gizli işlem kapsamına girer. Çünkü görünüşteki işlem, tarafların gerçek iradesini yansıtmamaktadır.

Mirastan Mal Kaçırmak Neyi Amaçlar?

Günümüzde mirasçıyı ya da mirasçıları mahrum bırakmak amacıyla yapılan muvazaa, özellikle kız çocuklarından mal kaçırmayı, eski eşten olan çocuklardan mal kaçırmak suretiyle yeni eşten olan çocuklara miras bırakmayı, saklı paylı mirasçılar tarafından ileride açılabilecek miras davalarını önlemeyi amaçlar. Bu amaçlar doğrultusunda dört maddeden oluşan durumların oluşmasıyla mirasçıdan mal kaçırılmasına yönelik eylemde bulunulmuş olur. Satış işlemleri gibi görünüşteki işlemler, muvazaa anlaşması, mirasçıları aldatma kastı olması ve örneğin bağışlama gibi gizli işlem niteliğindeki sözleşme gibi durumların bir araya gelmesi ile mirastan mal kaçırma yani muris muvazaası gerçekleşmiş olur.

Mirasçıdan Mal Kaçırma Davası Hangi Koşullarda Açılabilir?

Gerek gizli pay sahipleri gerekse yasal mirasçılar, dava açarak yapılan sözleşmenin muvazaa niteliği taşıdığını iddia edebilir ve bu iddiayı delillerle ispat edebilir. Yasalara göre mirasçıdan mal kaçırma davası zaman aşımına uğramaz. Ancak diğer adıyla muris muvazaa davası, mirası bırakan kişinin ölümünden sonra açılabilir. Bu özelliği ile dava açılmadan önce toplanacak deliller büyük önem taşır. Çünkü iddiaların doğru şekilde çözümlenmesi, adil bir sonuca ulaşması için mirası bırakan kişinin gerçek amacının doğru biçimde analiz edilmesi gerekir.

İspatı zor olan bir konuda en önemli husus, delillerin eksiksiz toplanması ve sunulmasıdır. Bununla birlikte yapılacak değerlendirmede, bulunulan coğrafyanın sosyolojik yapısı, gelenekleri ve yaşamın doğal işleyişi, ilgili malın satışının yapıldığı kişinin alım gücü, mirası bırakanın miras kaçırma konusunda öngörülen gerekçeleri gibi birçok unsur göz önünde bulundurulur.

Mirasçıdan mal kaçırma davası açmaya engel olmayan diğer bir durum ise, emanetçi ve aracı kullanarak yapılan sözleşmelerdir. Mirasçı, malını bırakmak istediği kişiden önce bir başkasına devir yaparak, açılması olası davaları önceden önlemeyi amaçlar. Bu süreçte mirasçı, miras niteliği taşıyan mallarını, bir emanetçiye devreder. Emanetçi daha sonra, mirasın asıl bırakılacağı kişiye taşınmazı devreder. Bu sözleşme, miras hakkı talep eden kişilerin dava açma hakkını engellemez. Aynı şekilde, mirasın emanetçi ya da aracı kullanarak kaçırılmasının, davanın sonucuna etkisi yoktur.

Hukuki Süreç Nasıl İşler?

Bu tür tenkis ve saklı pay davalarında ilgili mahkeme, miras bırakan kişinin son ikamet ettiği yerdeki Asliye Hukuk Mahkemeleridir. Dava açılması ve dava süreci boyunca, mirasa söz konusu olan malı elinde bulunduran kişinin yanıltıcı bir devir daha yapmasını engellemek için, mahkemeden ihtiyari tedbir talep edilmeli ve olası hak kayıplarına karşı önlem alınmalıdır. İlgili mahkeme dava sürecinde bazı noktaları inceler. Bunlar, aynı zamanda ispat edilmesi gereken ve haklarında titizlikle delil toplanması gereken noktalardır. Mahkeme, miras bırakan kişinin malını satmaya ihtiyaç duymayacak maddi olanaklarını tespit eder ve satış yapılan kişinin bu malı alabilecek güce sahip olmadığı ispatlanırsa satışı iptal edebilir. Aynı şekilde malın gerçek değeri mahkemeye sunulur ve satış sözleşmesinde görünen bedelin sembolik olduğu kanısına varılırsa aynı şekilde tapu iptal edilebilir.

Mirastan mal kaçırma davaları şahıslar tarafından açılabileceği gibi dava süreci ve sonucu, ispata muhtaç konular içerdiğinden ve iddiaların deliller ile desteklenmesi gerektiğinden, uzmanlığı miras hukuku olan bir avukata danışmak ve hukuki süreci profesyonel yardım alarak sürdürmek, istenilen adil sonuca ulaşmada etkili olacaktır.

Mirasçıdan Mal Kaçırma Davalarının Sonuçlanma Süresi

İçerik aynı olsa da miras davalarında da her vakanın farklı özelliklere sahip olması, zaman, muhatap kişiler, yer ve söz konusu mirasın nitelikleri gibi etkenler, davanın sonuçlanma sürecini de etkileyecektir. Davaya konu olan mirası oluşturan malların, taşınmazların değeri, sayısı, mahkemenin bulunduğu yer ve yoğunluk durumu, mahkemenin muhatap alacağı, tanık olarak dinleyeceği kişi sayısı gibi birçok husus göz önünde bulundurulduğunda, istatistiklere göre ortalama bir mirasçıdan mal kaçırma davası, temyiz süreci dahil 4 yıldan 6 yıla kadar sürebilmektedir. Önemli olanın sürecin doğru ve adil bir şekilde sonuçlanması olduğu düşünülerek, konusunda uzman bir avukatla işlemleri yürütmek, bireysel çıkarlara hizmet edeceği gibi hukuka ve zamana da hizmet etmektedir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir