Akıl hastalığı nedeniyle boşanma Türk Medeni Kanunu kapsamında bulunan konulardan biridir. Boşanma davasında bulunan şartlara bakıldığı zaman; hastalığın evlilikten sonra ortaya çıkması, hayatın akıl hastalığı eş tarafından çekilmez hale gelmesi ve hastalığın geçici bir durum olmadığına dair resmi sağlık kurulu raporuna ihtiyaç duyulur. Belirtilen şartlar söz konusu olduğu zaman boşanma avukatına danışılabilir.
Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Davası Nasıl Açılır?
Akıl hastalığı nedeniyle boşanma tazminat konusu merak edilse de öncelikle şartların sağlanıp sağlanmadığı konularından emin olunması gerekir. Şartların oluşmaması durumunda açılan davalar reddedilir ve ilerleyen zamanlar geri dönülmez hukuki kayıplara neden olur. Akıl hastalığı nedeni ile dava açılması durumunda, dava açan kişinin sunduğu nedeni ispatlaması gerekir. Boşanma nedeni deliller ile kanıtlanmazsa dava reddedilir.
Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Davası Açmak İçin Şartları
Boşanma davası açılmadan önce, şartların değerlendirilmesi gerekir. Boşanma avukatına danışarak boşanma davası açılıp açılmayacağı konusunda bilgi alınabilir. Akıl hastalığı nedeniyle boşanma dilekçesi hazırlamak için profesyonel kişilerden yardım alınabilir. Eşlerden herhangi birini akıl hastası olması sonrasında diğer eş tarafından çekilmeyen bir evlilik haline gelmesi durumunda boşanma davası açılabilir. Akıl hastalığı nedeni ile açılacak olan davalarda herhangi bir süre belirtilmemiştir. Taraflar istediği zaman dava açma hakkına sahiptir.
Akıl hastalığı nedeniyle boşanma şartları sağlanırsa dava açma hakkına sahip olunabilir. Dava açabilmek için sunulan şartlar şunlardır;
1-Eşlerden birinin akıl hastası olması,
2-Resmi sağlık raporu alınmış olması,
3-Akıl hastalığı sonucunda evliliğin ve beraberliğin çekilmez hale gelmesi,
4-Akıl hastalığının sürekli bir rahatsızlık olması
Akıl Hastası Olan Eş Boşanma Davası Açabilir mi?
Medeni Kanunu kapsamında belirtilen maddelerde akıl hastalığı nedeniyle boşanma davaları sadece akli dengesi yerinde olan eş tarafından gerçekleştirilebilir. Akıl hastası olan kişilerin evlenmeyeceği, evlendikleri takdirde de evliliğin batıl olacağı belirtilmiştir. Evlenildiği zaman akıl hastası olmayan ancak evlilik sonrasında akıl hastası olan eş, akıl hastalığı nedeni boşanma davası açamaz. Akıl hastası olan tarafın dava açmaya hakkı bulunmaz. Dava açma ehliyeti bulunmayan taraf dava açsa dahi; mahkeme resen bu durumu gözetir.
Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası açan tarafın akıl hastası olduğu anlaşılamayabilir. Dava açıldıktan sonra ya da vasisi tarafından akıl hastalığının tespit edilmesi mümkündür. Hastalık kanıtlandıktan sonra işlemlerin tamamı iptal edilir. Akıl sağlığı yerinde olan eş, gerekli şartları sağlaması durumunda dava açabilir.
Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Davasında Velayet
Boşanma davalarında velayet konusu taraflar arasında uzlaşmaya gitmiyor ise çocuğun menfaati ve yararları gözetilerek mahkeme tarafından hangi ebeveynde kalmasına karar verilir. Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası sonucunda genellikle velayet akıl hastası olan ebeveyne verilmez. Genel durum bu şekilde olsa da mahkeme, akıl hastası olduğu iddia edilen eşin çocuğa bakabilecek durumda olup olmadığı ilgili de rapor alması talep edilir. Boşanma davalarında önemli olan çocukların menfaati ve yararıdır.
Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Davasında Nafaka
Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davalarında nafaka konusu normal boşanma davalarında olduğu gibidir. Nafaka miktarı, nafaka ödeyecek olan tarafın mali gücüne göre belirlenir. Çocuk adına ödenmesi gereken ve boşanma nedeni ile yoksulluğa düşecek olan eşe ödenen nafakalar bulunur.
Mahkemede akıl hastalığı nedeniyle boşanma nafaka talebini tarafların ekonomik ve sosyal durumlarını göz önünde bulundurarak ve nafaka şartlarına göre değerlendirir. Nafaka öncesinde eşlerin çocuğu var ise velayet durumu belirlenir. Akıl hastası olan ebeveyne çocuğun bırakılması nadir şekilde görülen bir durum olması nedeni ile nafaka değerlendirilmesi genellikle sadece yoksulluk nafakası üzerinden karara varır. Akıl hastası olan tarafın maddi durumunun yeterli olması durumunda, yoksulluk ya da iştirak nafakası talebinde bulunulabilir.
Sümer Hukuk Bürosu olarak, Adana merkezi konumunda bulunan ofisimizde müvekkillerimize geniş yelpazede hukuki hizmetler sunmaktan gurur duyuyoruz. Adana avukat kadromuz, her biri kendi alanında uzmanlaşmış deneyimli hukukçulardan oluşmaktadır.